Dörtdivan

Dörtdivan
Yayınlama: 26.05.2023
A+
A-

Coğrafya-Tarih-Kültür

Bolu’nun güzel ilçesi Dörtdivan’ın etrafını coğrafî olarak Aladağlar, Köroğlu Dağları çevreler. İdarî olarak ilçe Bolu merkez, Gerede, Yeniçağ, Kıbrısçık ilçeleri ve Ankara-Çamlıdere ile komşudur. Doğal bitki örtüsü çayır ve yer yer ormandır. İlçe Karadeniz iklimiyle karasal iklimin geçiş noktası durumundadır. Yazlar serin, kışlar soğuk ve sert geçer. İlçede temel ekonomik uğraş tarım ve hayvancılıktır. Tarımsal üretimde buğday, soğan, patates önemli bir yere sahiptir. İlçede büyükbaş hayvancılığın yanında kaz yetiştiriciliği en çok tercih edilen ekonomik uğraşlardandır. Dörtdivan, Şahkartallar ile kızıl akbaba, kara akbaba, küçük akbaba ve sakallı akbabaların beraber yaşadığı bir yer olması itibariyle de Türkiye’de dikkat çeken bir yerdir.

Dörtdivan’ın tarihi Roma ve Bizans dönemlerine uzanmaktadır. İlçenin, Türklerin burayı fethinden önceki dönemlerine ait tarihi hakkında yeterli bir araştırma henüz ortaya konmamıştır. Yağbaşlar köyünde bulunan Mursallar Kalesi, yaylaların yakınlarındaki eski yerleşim yerleri, şehir harabeleri, yazılı sütun başları, çeşitli tarihi eserler ve köylerde bulunan eski yerleşimlere ait izler Dörtdivan’ın tarihinin ne kadar zengin olduğunu göstermektedir. Roma İmparatorluğu’nu gösteren İngilizce bir haritada Dörtdivan’ın Yağbaşlar köyü ile Çetikören köyleri gösterilmektedir. Bu döneme ait bu yerlerde önemli bir yerleşimin olduğu anlaşılmaktadır. Hem bu durum hem de köylerdeki kalıntılar Dörtdivan’ın tarihinin ayrıntılı bir şekilde ortaya konması gerektiğini ifade etmektedir.

Dörtdivan, Türklerin Anadolu’yu fethinden itibaren ilk yerleştikleri yerlerin başında gelir. İlçe ile ilgili bilgi veren kaynaklar buranın Alaaddin Keykubat döneminde fethedildiğini yazar. Evliya Çelebi’nin bildirdiğine göre Ertuğrul Gazi buralarda dağlara çekilen küffarın elinde ilçe topraklarını fethettikçe divan adı altında yerleşim yerleri kurmuştur. Buralarda kös çalınır, insanlar kurulan pazarlarda ihtiyaçlarını görmek üzere bir araya gelir ve cuma namazları kılınırdı. Böylece Dörtdivan’a adını veren ilk yerleşim yerleri de kurulmaya başlanmıştı. Evliya Çelebi’ye göre önce yedi divan kurulmuş, bunların birkaçı zaman içerisinde ortadan kalkmıştır. Divan köyden büyük kasabadan küçük yerleşim yeri olarak gelişmiştir. Dörtdivan’a adını veren divanların hangileri olduğu ve nerelere kurulduğu bugün için tam bilinememektedir.

Dörtdivan, bazı kaynaklarda 19. Yüzyıl’da bir kaza merkezi olarak gözükmektedir. İlçe 1890 yılında Gerede’ye bağlı bir nahiye hâline gelmiştir. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ve 1962 yılında Dörtdivan’da belediye teşkilatı kurulur. Bu dönemde merkezde yaklaşık 200 hane vardır. İlk belediye başkanı 1963-69 yıllarında görev yapan Halil Aksoy’dur. Dörtdivan 1990 yılında ilçe olmuştur.

Dörtdivan’da dikkat çeken hususlardan bir tanesi ilçedeki yerleşim yerlerinin isimleridir. Sarayla ve Osmanlı ordu teşkilatıyla bir bağı olduğunu düşündüğümüz köylerden Yayalar, Doğancılar, Ömerpaşalar ile Kadılar ve Çavuşlar mahalleleri bunlardandır. Bunun yanı sıra Dörtdivan’da yüzlerce yıl öncesine giden ve Oğuz boylarının yerleştiği yerleri haber veren yer isimleri de vardır. Adakınık, Bucakkınık, Aşağıdöğer, Yukarıdüğer, Kargıbayramlar isimlerinde Oğuz boylarının adları günümüze kadar gelmiştir. Dörtdivan’da Kınık, Düğer, Karkın boylarının yanı sıra Karaevli, Kayı gibi Oğuz boylarının izlerine de rastlanmaktadır. Söz gelimi Çavuşlar Mahallesine ait Çimencik Yaylası’nın diğer adı Karahelvi (Karaevli) Yaylası’dır. Bu da göstermektedir ki, Dörtdivan’da Oğuz boylarının bugün bile bariz izleri vardır.

Dörtdivan, erenleri, evliyaları bakımından da oldukça zengin bir yerdir. Özellikle köylerde ve yaylalarda Erenler ve Dedeler diye anılan mevki isimleri dikkat çekmektedir. Bunun yanı sıra Kılıçlar köyündeki Kırklar Makamı, Dörtdivan’da yağmur duasına çıkılan yerlerdendir. Burada yatan zatın Horasan erenlerinden olduğu ifade edilir. Bunun yanında Himmet Dede, Göbü Dede, Şıh Şehriban ve Baba Hızır burada yaşayan evliyalardandır. Son yapılan araştırmalarda Dörtdivan merkezde bulunan Çavuşlar Camii’nde Baba Hızır’a ait bir makam tespit edilmiştir. Tarihî kaynaklara göre de Çavuşlar Camii içindeki yatır bir Baba Hızır makamıdır. Bizzat caminin doğu tarafındaki girişinin üzerindeki kitabelerin birinde Baba Hızır’ın adının geçmesi ve 1687 yılına ait Osmanlıca bir belgede bu camiden “Baba Hızır’ın yaptırdığı cami-i şerif” diye söz edilmesi yatırın şüpheye yer vermeyecek şekilde ona ait olduğunu göstermektedir. Şüphesiz Mengen’den sonra böyle bir makamın ortaya çıkması hem Dörtdivan hem de Bolu için önemli bir zenginliktir.

Dörtdivan, erenlerinin yanında Köroğlu’nun da doğduğu ve yaşadığı yer olarak bilinir. 16. yüzyılın sonlarına ait belgelerde onun Dörtdivan’a bağlı Sayık köyünde yaşadığı ve Bolu ve civarında faaliyetlerde bulunduğu açıkça ifade edilir. Dolayısıyla Bolu’nun bir değeri olarak öne çıkan Köroğlu’nun Dörtdivan’da yaşaması dikkat çekmektedir. Dörtdivan bunların yanı sıra şairleri ile de önemli bir yerdir. 15. yüzyılda yaşayan ünlü mutasavvıf Ümmi Kemal hazretleri bir müddet Dörtdivan’da yaşamıştır. Onun etkileri burada halen devam etmektedir. Dörtdivan’a bağlı Çalköy’de hazretin kız kardeşine ait bir türbe vardır.

16. yüzyılda burada yaşayan Köroğlu’ndan sonra Dörtdivan’da şiir kültürünün büyük ölçüde devam ettiğini görüyoruz. 18. yüzyılda Yukarıdüğer’de doğan Şıh Ahmet veya Derviş Ahmet diye bilinen bir zat vardır. Bu zatın 76 şiirden oluşan bir divanı ile Menâkıb-ı Kemal Ümmî adlı bir eseri elimizdedir. Dörtdivan’ın yetiştirdiği bir diğer şair 19. yüzyılda yaşamış Dörtdivanlı Hilmî’dir. Hilmî, iki oğlunu Plevne Savaşı’nda şehit vermiş bir şairdir. Kendisi bunun üzerine Oğullar Destanı adıyla bir ağıt kaleme almıştır. Dörtdivanlı Hilmî, Dörtdivan Cumayeri’nde bulunan fakat günümüzde kendisinden hiçbir iz kalmayan Baba Hızır medresesinde müderris olarak görev yapmıştır. Dörtdivan’daki diğer önemli bir şahsiyet 1985 yılında vefat eden Düldül Mevlüt’tür. Prof. Dr. Faruk Sümer’in ifadesine göre kendisi Dede Korkut üslûbu ile konuşan birisidir. Düldür Mevlüt ortama ve kişilere göre söylediği kafiyeli sözlerle tanınmıştır.

Dörtdivan’ın yetiştirdiği bir diğer önemli şair Servet Yüksel’dir. Servet Yüksel hece ölçüsüyle ve titizlikle kaleme aldığı şiirleriyle Türkiye’de tanınmıştır. Beş şiir kitabı yayınlanmıştır. Bazı şiirleri ile yarışmalarda dereceler almıştır. Bu isimlerin yanı sıra Dörtdivan’da haklarında pek bilgi bulunmayan Zuhûrî, Rümûzî gibi şairler de yetişmiştir. Dörtdivan’ın bu şiir mirası günümüzde yetişen şairlerle devam ermektedir.

Dörtdivan’da dikkat çeken önemli bir diğer husus mecmualardan ve cönklerden ilahi okuma geleneğidir. Bu aynı zamanda cönk ve mecmua açısından da Dörtdivan’daki zenginliğe işaret eder. Hakikaten de Dörtdivan asırlar boyunca pekçok cöngün tutulduğu bir yer durumunda olmuştur. Dörtdivan bu zenginliğini 20. yüzyılın sonuna kadar getirmiştir. Cönklerden okunan ilahiler ve destanlar Dörtdivan’da sözlü kültürün yanında yazılı kültürün de zengin bir şekilde yaşandığı göstermektedir.

Dörtdivan tarih boyunca sözlü kültürün de yoğun bir şekilde yaşandığı bir yer durumunda olmuştur. Dörtdivan bilmeceler, maniler, atasözleri, deyimler, türküler, hikâyeler, efsaneler, menkıbeler bakımından oldukça zengin bir yer durumundadır. Bunların bazen kendilerine özgü özellikleri de olabilmektedir. Mesela Dörtdivan’da ağıt yakma, yakı yakma olarak bilinir. Bu aynı zamanda toplumsal hicvi de ifade eden bir kavramdır. Dörtdivan, Eski Anadolu Türkçesinin bazı özelliklerini de günümüze getirmeyi başarmıştır. Bu açıdan konuşma Türkçesinde bazı arkaik özellikler dikkat çekmektedir.

Dörtdivan, halk kültürü açısından oldukça zengin bir yerdir. Ziyaret yerleri, erenler veya dedeler diye anılan yerler, halk inanışları, halk tıbbı bu açıdan oldukça bir dolu özellik arz eder. Yakın zamanlara kadar Dörtdivan’daki düğünlerin, kadınların düzenlediği horak mayhasının ve hacı salavatlama geleneğinin toplumsal bakımdan oldukça zengin bir kültürel yapıyla ortaya çıktığı ve uzun süre devam ettiği de anlaşılmaktadır.

Dörtdivan’ın dikkat çeken bir diğer kültür özelliği mûsikîdir. Buralarda Dörtdivan’a has mûsikî makamları ile okunan ilahiler ve diğer şiir formları ilçeyi bu açıdan oldukça zengin bir yer durumuna yükseltmiştir. Dörtdivan’da bestelenen şiirlere, türü ne olursa olsun ilahi dendiğini bir cönkte karşılaştığımız “ninni ilahisi” tabirinden yola çıkarak söyleyebiliriz.

Dörtdivan’ın bir diğer özelliği Bolu genelinde artık iyiden iyiye azalmaya başlayan yaylacılığıdır. Dörtdivan yakın zamana kadar yayla kültürünü büyük ölçüde devam ettirmiştir. Yaylalarda yaşam bugün belli ölçülerde devam etmektedir. Dörtdivanlılar genel olarak aşağı yaylaları mevsimlik yerleşim alanları ve dinlenme yerleri olarak tercih etmektedir. Bununla beraber Aladağlar’da ormanlar içinde bulunan yaylalar ise yavaş yavaş terk edilmeye başlanmıştır. Doğa güzelliklerinin her yanı kuşattığı bu yaylalar Dörtdivan’ın hem kültürünün bir yönü hem de ilçenin önemli zenginliklerindendir. Dörtdivan’ın doğal güzellikleri kültürüne büyük ölçüde yansımış durumdadır.

Sonuç olarak Dörtdivan, Bolu’nun zengin tarihi ve kültürüyle dikkat çeken bir ilçesi durumundadır. Zengin ve çeşitli bitki örtüsü, tarihi, kültürü ve diğer birçok mirası ile Dörtdivan üzerinde durulması, çalışılması gereken bir yer durumundadır. Yoğun göçler sebebiyle Dörtdivan’ın kültürü büyük ölçüde ihmal edilmiş durumdadır. Son zamanlarda yapılan yayınlar ve bazı kültür faaliyetleri ile tarihi ve kültürel miras gün yüzüne çıkarılmaya çalışılmaktadır. Bunlar bile bu büyük mirasın ortaya konmasında henüz başlangıç durumundadır. Dörtdivan’ın zengin kültürünün Bolu’da ve Türkiye’de çeşitli etkinlikler, belgeseller, yayınlar ile tanıtılması gerekmektedir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.