Dörtdivan’da hemen her köyün bir ereni evliyası vardır. Bu yaylalar için de böyledir. O yaylayı bekleyen dedeler, erenler vardır. Bunlar isimlerini belli başlı mevkilere vermişlerdir. Fakat büyük çoğunluğunun kim olduğu bilinmez. Menkıbeleri, hatıraları, bazılarının da isimleri unutulmuştur.
Dörtdivan’ın Çardak köyünün evliyası Samurkaş Dede’dir. Onun mezar yeri bugün biliniyor, lakin üzerinde su deposu var. Bizler Samurkaş Dede için birkaç araştırma ve ziyarette bulunmuştuk. Bu yazıda bu ziyaretten bahsedeceğim.
Bunun için Dörtdivanlı Şair Fahri Kayaalp ve Çardak Köyü’nden Şevket Beraber Dörtdivan kaymakamımız Mustafa Düzgün’den bir randevu talep etmişler. Kaymakamımız bu konuyla yakından ilgilendi. Zaten makamında da genelde Dörtdivan’ın kültürü üzerine bir görüşme oldu.
Samurkaş Dede’nin kabrinin yapılma durumu var. Fakat onun mezarının tam olarak nerede bulunduğu gibi bir meselemiz vardı. O gün kaymakamlıktan çıktıktan sonra Çardak köyüne geldik. Burada yaşayan İlhan Amca var. Onunla buluştuk. Samurkaş Dede’nin kabrinin bir tepe üzerinde olduğu söyleniyordu. İlhan Amca bu mezarın altı yedi metre kadar olduğunu ifade etti.
Köyün hemen yakınında olan o tepe Kırklar Makamı’na giderken benim hep dikkatimi çekerdi. Burada yakın zamanlara kadar bir mezar varmış. Hatta bu tepe o mezardan ötürü Çardak’ta “Türbe Tepesi” diye anılıyormuş. Kurucaköylüler ise buraya Dikmen diyorlarmış. Zaten rahmetli Ali Rıza Ünlü de kitabında buradan Dikmen diye söz ediyor.
Bu tepenin kıble tarafında doğru Kırklar Makamı var. Çardaklılar Kırklar’a gitmeden önce öncelikle burayı ziyaret ederlermiş. Yağmur duasına çıkarlarmış. Ondan sonra Kırklar’a gidilirmiş. Bunun yanı sıra buraya zaman zaman halkın dua etmek için çıktığını da ifade edilmektedir. Dörtdivan istikametine doğru bakılınca da Sayık köyleri ve Himmet Dede türbesi görülüyor.
Dörtdivan’ın etrafındaki tepeler boş değil. Zaten mezarın bulunduğu yer ören yeri gibi bir yermiş. Buradaki mezarları gelen geçen kazmış. Tepenin üzeri zaten yer yer delik deşik. Şevket Abi’nin anlattığına göre bize eşlik eden İlhan Abi’nin babası buralarda sürekli pul gibi şeyler bulurmuş. Bunlar muhtemelen antik çağa ait paralardı. Ona “Sana bunlardan bir çuval vereceğim!” dedikten birkaç gün sonra vefat etmiş.
Samurkaş Dede’yle ilgili bazı anlatılar da mevcut. Dedenin, bu tepenin Yayalar köyü istikametinde olan bir çamaşırhaneden abdest aldığına dair rivayetler var. Hatta tepede yürümekten dolayı otların üzerinde izlerin olduğu söyleniyor. Köyden Makkule Teyze adında biri bu çamaşırhaneye çamaşır yıkamaya gitmiş. Kilim de götürmüş. Onlardan birisini burada unutmuş. Eve gelmiş. Kayınvalidesi “Gidin alın!” demiş. Gece gelmişler. Bakmışlar, kilim yok.
Eve gidiyorlar. Gece rüyasında o teyze Samurkaş Dede’yi görüyor. “Kızım benim yan tarafımı hazineciler kazdı. Kilimi ben götürdüm. Halı bende.” demiş. Aynı köyden Emine teyze ertesi gün Türbe’ye koyunları götürmüş. Bakmış mezarın üzerinde bir kilim var. Emine Teyze de kilimi kaybeden teyzenin evine getirmiş. “Siz bunun için mi kavga ediyorsunuz?” demiş ve kilimi onlara vermiş.
Buradan anladığımıza göre burada epey araştırma yapılıp Samurkaş Dede’nin türbesinin yapılması ve ziyarete açılması lazım.
Buradan Çardak Köyü Camii’ne geldik. Bu camiden halk “Baba Hızır Camii” diye söz ediyor. Onu merak ediyordum. Baba Hızır’la ilgili bazı anlatılar bu cami için de söz konusu. Şevket Beraber’in bize naklettiğine göre Baba Hızır bu camiye yaparken işçilere “Oğlum taş!” diye seslenir, onlar da “Baba hazır!” derlermiş. Caminin isminin böyle geldiğine dair bu rivayet hem Dörtdivan’da hem de Mengen’de oldukça yaygın. Sonu olarak Çardak Camii de halk arasında Baba Hızır diye anılan camilerden birisidir.
Camide eski yapı taşları vardı. Kıble tarafında bulunan bir taş yazılı idi. Yine bu caminin hemen arka tarafında bir çeşme var. Bu çeşmenin iki yüzyıllık olduğunu kitabesine bakarak söyleyebiliriz. Okuyabildiğimiz kadarıyla kitabe şöyle:
“Sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât Muzafzâde Hâfız el-Hacı İbrâhîm. Sene 1240”
Biz buradaki lakabı “Muzafzâde” diye okuduk. Kitabenin tarih kısmı epey sinilmiş. Biz bunu “1240” olarak okuduk. Eğer yanlış değilse bu yıl 1824’ü veriyor. Böylece cami iki yüz yıl öncesine tarihlenmektedir. Bu caminin tarihî bir eser olduğunu söyleyebiliriz. Bu çeşmenin yüzlerce yıllık bir geçmişe sahip olduğu ortada. Korunmaya alınması Dörtdivan’ın kültürüne bir katkı olurdu.
Sonuç olarak Çardak köyü ve bu köyün erenlerinden olan Samurkaş Dede Dörtdivan’ın tarihî zenginliklerinden birisidir. Çardak köyünün oldukça eski bir köy olduğunu ifade edebiliriz. Camisi ve çeşmesi de zaten bunu göstermektedir. Samurkaş Dede ve Türbe Tepesi ise bu köyün tarihini daha eskilere götürmektedir. Çardak köyü belki de Dörtdivan’ın divan merkezlerinden birisiydi. Buna dair çok kuvvetli işaretlerin olduğunu söylemekle yetinelim.