Tarih Öğretmeni Ahmet Özer’le söyleşi

Tarih Öğretmeni Ahmet Özer’le söyleşi
Yayınlama: 01.06.2023
A+
A-

Merhabalar Ahmet Hocam, bize kendinizi tanıtır mısınız?

Ahmet Özer: Merhabalar. Öncelikle sayfanıza davet ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Ben Ahmet Özer. Tarih Öğretmeniyim. Evli bir çocuk babasıyım. Çiftçi bir ailenin çocuğu olarak Adana/Karataş’ta dünyaya geldim. İlköğretim ve Lise hayatımı Adana’nın çeşitli okullarında tamamladım. Üniversiteyi ise Kırgızistan’da bulunan Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’na bağlı İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi’nde bölüm üçüncüsü olarak tamamladım. Mezun olduktan sonra da Adana’ya geri döndüm. Çeşitli dershane ve özel okullarda çalıştım. Halen de Adana’da biz özel okulda Tarih ve Sosyal Bilgiler öğretmeni olarak çalışıyorum.

Tarih öğretmeni olmaya nasıl karar verdiniz, tarih öğretmeni olmak nasıl bir duygu?

Ahmet Özer: Aslında ilkokul 3. sınıftan itibaren öğretmen olmak istiyordum. İlkokul 2. sınıfa kadar Adalı Köyü İlkokulunda okudum. Sonra ablam liseye geçti ve ailem onu Adana merkezde iyi bir liseye göndermeye karar verdiler. Bende bu vesile ile Adana merkezde bir okula başladım. 3. sınıfa ilk başladığımda öğretmenimiz dikte yaptırırken bir sözcüğü tırnak içinde “” yazmamızı istemişti. Arkadaşlarım yazdı ama ben bu işaretin nasıl yapılacağını bilmiyordum. Defterime baş parmağımın tırnağı ile bastırarak tırnak işareti yapmıştım. Bana göre mantıklıydı o an J Tabi arkadaşlar çok dalga geçtiler. Çok üzülmüştüm. Bende öğretmen olmaya karar verdim sonra . Tarih aşkı bende lisede başladı. Gerçekten iyi öğretmenlerim oldu. Hala karşılaşırız konuşuruz. Sağ olsunlar bendeki bu tarih sevgisi onların sayesinde ve okuduğum kitaplardan kaynaklandı.

Türk Devletlerini tanıyalım. Tarihte yer alan Türk Devletleri hakkında bize bilgi verir misiniz?

Ahmet Özer: Türk var oldukça Türk tarihi de hep vardı. Türkler hiç bir zaman devletsiz kalmamış ve her zaman bağımsızlığına düşkün bir millet olarak varlığını her zaman sürdürmüştür. Teşkilatı olarak kurulan İlk Türk Devleti Asya Hun İmparatorluğu olarak bilinir. Hatta Mete Han’ı bilmeyen yoktur. Orduda ilk onlu sistemi buldu. Mete Han Asya Hun İmparatorluğunun en parlak dönemini yaşattı. Avrupalıların korkulu rüyası Tanrının Kırbacı Attila Avrupa Hun Devleti’nin parlak dönemini yaşattı. Avar Türkleri tarihte İstanbul’u kuşatan ilk Türk devletidir. Kök-Türk Devleti var mesela Türk adıyla kurulan ilk Türk devleti. Onların döneminde de Bilge Kağan, Kültigin ve Tonyukuk adına dikili yazılı taşlar, ilk yazılı kaynaklarımız olarak geçer. Uygur Türkleri yerleşik hayata geçen ilk Türkler olarak bilinir. Karahanlılar döneminde Satuk Buğra Han’la beraber Türkler İslamiyet’e hızlı bir geçiş yapar. Gazneliler var mesela. Sultan Mahmut Hindistan’da İslamiyet’i yaymak için 17 sefer düzenlemiştir. Timur Devleti kurucusu Emir Timur yenilmezliği ile nam salmıştır ki Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid ile 1402’de yaptığı Ankara Savaşı ile Osmanlıların Fetret Devrine girmesine sebep olmuş ve Osmanlı Devleti’nin yıkılış tehlikesi geçirmesine sebep olmuştur. Oğuz Yabgu Devleti’miz var ama maalesef tarih kitaplarında hiç yer almaz. İskit Türkleri de öyle. Dünyanın ilk kadın hükümdarı olan Tomris Hatun İskit Türklerindendir. Mısır’da bile kurulan Türk devletlerimiz var. Tolunoğulları, Ihşidiler, Memlükler gibi. Anadolu’da son geliş tarihimiz olan 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra bir çok beylik kuruldu. Fakat Türkiye Selçuklu Devleti bir çoğunu itaat altına aldı fakat onlar da Moğollar ile yapılan Kösedağ Savaşı ile yıkılış sürecine geçti. Sonra Osmanlı İmparatorluğu var zaten. Üç kıtaya hükmetmiş, alınmaz denilen yerleri almış. Şu anda da yedi bağımsız Türk Devleti var. Rusya’da bulunan özerk yerler de var tabi.

Üniversite sınavına girecek öğrencilere neler tavsiye edersiniz? Özellikle öğrenciler tarih dersine nasıl çalışmalıdır?

Ahmet Özer: Aslında bu sınavın yıllardır klasik bir cevabı var bol tekrar ve soru çözümü. Tarih nankör bir ders aslında Tekrar etmediğiniz sürece çabuk unutursunuz.  Maalesef bizim sınav sistemimiz Tarih dersine gereken önemi vermiyor. Sistem gereken önemi vermediği için de öğrenciler de gereken önemi göstermiyor. Aslında Tarih bir ders olarak değil, geçmişle gelecek arasında köprü olarak görülmesidir.

Ders işlerken dersin gidişatını etkileyen zorlu süreçler oluyor mu?

Ahmet Özer: Olmaz olur mu hiç? Tarih dersinin en önemli dezavantajı; konular çok soyut geliyor öğrencilere. Bilindiği üzere tarih geçmiş konuları incelediği için ve günümüzle somutlaştırılamadığı için öğrencilerimiz çabuk sıkılabiliyor. Burada biz öğretmenlere çok büyük görevler düşüyor. Olayları anlatırken öğrencilerin hayal kurmalarını sağlıyoruz. Ders anlatırken sanki o günleri yaşıyorlarmışcasına geçmişe yolculuk yapmalarını sağlamaya çalışıyoruz.

Her yıl Tarih bölümünden binlerce öğrenci mezun oluyor. Mezun olanlardan çok azı iş bulabiliyor. Siz, tarih mezunu öğrencilere veya mezun olacaklara neler tavsiye edersiniz? Üniversitelerde bu kadar çok tarih bölümünün bulunmasını doğru buluyor musunuz?

Ahmet Özer: Maalesef bu konu çok can sıkıcı. Binlerce öğrenci büyük hayaller ile bu bölüme kayıt yaptırıyor ama istihdam alanı çok az. Ben Tarih bölümü ve Tarih Öğretmenliği bölümlerinin bir çoğunun kapatılıp sadece  bir kaç üniversitede kalmasından yanayım. En azından mezun olanlara  istihdam sağlanana kadar. Bir çok mezun meslektaşım öğretmenlik mesleğini icra edemiyor. Şayet Kpss ile atanamamışsa özel okullarda veya etüt merkezlerinde stajyer olarak başlıyor. Stajyer olarak başlayanların bir çoğuna da sigorta yapılmayıp asgari ücretin altına çalıştırılmaya mahkum ediliyor. Sırf deneyim kazanmak için de seslerini çıkaramıyorlar patronlara karşı. Bu yüzden acil bir şekilde TBMM’de özel sektör öğretmenleri için bir kanun çıkarılması ve özel sektörde çalışan öğretmenlerin hakları devlet güvencesine alınması gerekiyor.

Tarih nedir? Alman İktisatçı Fritz Neumark söylediği: “Tarihten Türkler çıkarılırsa ortada tarih diye bir şey kalmaz.” Sözünü nasıl yorumluyorsunuz?

Ahmet Özer: Tarih, milletlerin milli hafızasıdır. Geçmişimizi iyi kavrayıp geleceğe doğru ilerlerken en güzel kılavuzdur. Mustafa Kemal Atatürk bile tarihin gerçek ve bilimsel kaynaklardan daha doğru öğrenilmesi için 1931 yılında Türk Tarih Kurumu’nu kurmuştur. Neumark’ın sözüne gelecek olursak haksız da değildir. Türk tarihi çok geniş alanlara yayılmıştır. Bunu da en önemli sebebi İlk ve Orta Çağdaki Türk toplumunun göçebe bir hayat tarzı sürmesidir. Bağımsızlık duygumuz çok fazla geliştiği için başka milletlerin esaretinde yaşamaktansa göç etmeyi tercih etmişiz. Bu sebepledir ki Adriyatik Denizi’nden Çin Seddine, Sibirya steplerinden Umman Denizi’ne, hatta Atlas Okyanusu’na kadar geniş bir alanda Türk izlerine rastlamak mümkün. Türkler siyasi anlamda da bir çok devleti etkilemiştir. Buna en güzel örnek Hunların başlattığı 375 yılında gerçekleşen Kavimler Göçü’dür. Kavimler Göçü ile birlikte Hunlar Balamir Han önderliğinde Avrupa içlerine kadar ilerledi ve o dönemdeki barbar kavimlerin birbiri ile kaynaşması sonucunda bugünkü Avrupa milletleri oluştu. Bu kadar geniş bir coğrafyaya yayılan bir millet ile o dönemde bir ilişki kurmayan devlet yoktur. Bütün bunları düşündüğümüz zaman Neumark sizce de haklı değil mi? İşte bu sebeple Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü her dersine girdiğim sınıfta dile getiririm: “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”

Öğrencilerinizle iletişim sağlarken nelere dikkat ediyorsunuz?

Ahmet Özer: Öğrencilerim ile iletişim kurmamdaki en büyük dayanağım sevgi. Bir öğrenci sizi severse Tarihe istediği kadar ilgisiz olsun bir anda ilgisini çekmeye başlıyor. Ben 10 yıllık meslek hayatımda bunu yapmaya çalıştım. Okulun ilk açıldığı anda yeni tanıştığınız öğrencilerin sizi bir anda sevmesini bekleyemezsiniz. Sevgi emek ister.  O yüzden ben kendimi sevdiriyorum. Benimle olumlu iletişim kuran öğrencilerim dersime de olumlu bakmaya başlıyor. Bir de öğrencilerimi takip etmeye özen gösteriyorum. Gün içinde yüzü asık yada durgun bir öğrencimi görünce hemen sorarım neyin var diye. Bu tarz yaklaşımlar da iletişimimizi kuvvetlendiriyor. Sonuç itibari ile bunu yapmaya mecburuz. Çünkü onlar bizim yarınlarımız.

 İnsanlarımızın tarihi kendilerine göre farklı farklı yorumlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Tarihi bir olay hakkında her insan farklı bir şeyler söylüyor. Bunun temel sebebi sizce nedir?

Ahmet Özer: Bu durumun en temel sebebi toplumların milli tarih anlatacağım derken objektif tarih anlayışından uzaklaşmalarıyla alakalı. Örneğin Orta Çağ’ın başlangıcı Türk tarihine göre Kavimler Göçü’dür. Ama Avrupa bunu 476 yılında Batı Roma İmparatorluğunun yıkılışı olarak kabul ediyor. Hâlbuki Kavimler Göçü ile Roma Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılır ve Avrupa’daki barbar kavimlerin çıkarttığı kaos sonrası Batı Roma 476’da yıkılır. Yani temel sebep yine Kavimler Göçü’dür. Mustafa Kemal Atatürk’ün yine bu konuda çok güzel bir sözü vardır: Tarih yazan, tarih yapana saygılı olmalıdır der. Eğer tarafsızlıktan ödün vermez isek işte o zaman gerçek tarihi bilgilere ulaşabiliriz.

 Öğretmen olmanın sevdiğiniz yönleri nelerdir? Meslekte sizi zorlayan unsurlar var mıdır?

Ahmet Özer: Her mesleğin kendine göre mesleği var. Fakat öğretmenlik daha stresli. Çünkü bizim uğraş alanımız gençlerimiz, geleceğimiz. O yüzden biz öğretmenlerin hatayı en aza indirmesi gerekir. Gerçekten sabır gerektiren bir meslek.

Sevdiğim yönlerine gelince saymakla bitireme.  Ama öğrencilerimin hedeflerine ulaştığını gördükçe, onların başarısına şahit oldukça en büyük ödülüm işte bu diyorum kendi kendime. Bir çok öğrenci mezun ettim 10 yıldır. Benimle meslektaş olan öğrencilerim var. Hatta birlikte bile çalıştık. Çok güzel bir duyguydu. Hukuk okuyup avukatım olan öğrencim oldu. Ya da hastaneye gittiğimde “Ahmet Hocam” deyip yanıma koşan öğrencilerim var. Mesleğini eline almış evlenen ve çocuk sahibi olanlar var. Onların mutluluğunu her gördüğümde bende mutlu oluyorum. Sağ olsunlar kimin hayatına dokunduysam hala arayıp sorarlar. Demek ki doğru yoldayım diyorum. İşte bu yüzden “iyi ki öğretmenim.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.